Doç. Dr. Muammer DEMİREL
http://halksempozyumu.uludag.edu.tr/
Önemli nüfus parametrelerinden biri olan göç hareketi, farklı
sosyal, ekonomik ve siyasal nedenlerden kaynaklanır. Bu nedenlere bağlı
olarak Anadolu yüzyıllardan beri dış ülkelerden göç
almaktadır. Söz konusu göçleri ise yaklaşık 10 000 000
km2 lik bir alanda yerleşik bulunan 200
milyona yakın Türk nüfus beslemektedir. Bu geniş Türk Dünyası
Coğrafyasında yüzyıllarca baskı ve zulümlere maruz
kalan Türk toplulukları Osmanlı topraklarına sığınmışlardır.
Osmanlı İmparatorluğu' nun gerileme devrine girerek savaşlarda
toprak kaybetmeye başlamasıyla xvııı yüzyılın
sonundan
itibaren Anadolu Balkanlar, Kırım ve Kafkaslardan çok fazla
miktarda göç almaya başlamıştır. Savaşlar sırasında
ve sonunda baskı, zulüm, yağma ve katliamlardan kaçan on
binlerce insan Anadolu'ya doğru göç etmiştir. Ayrıca savaş
sonrasında yapılan nüfus mübadele antlaşmalarıyla da
göçler
yaşanmıştır.
Yunan
İsyanı ile başlayıp Kırım Savaşı
ile hız kazanan göçler "93 Harbi" (1877-1878 Osmanlı-Rus
Savaşı)'ndan sonra daha da yoğunluk kazanmıştır.
Bu savaş sırasında Rusya, gerek Kırım bölgesinde
gerekse Kafkaslarda Müslüman halka baskıyı artırdığı
gibi, baskıya rağmen göç
etmeyenleri de zorla yerlerinden çıkararak deniz ve kara yoluyla
Anadolu 'ya sürgün etmiştir. Balkanlardan da yine baskı ve
zorlamalarla on binlerce Türk nüfus Anadolu'ya akmıştır.
19. yüzyılda savaşlar ve diğer nedenlerden dolayı
Anadolu Türk nüfusu devamlı azalma göstermekteydi. Özellikle
erkek nüfusun azalması üretimi olumsuz etkilediği gibi savaşacak
insan gücücü de azaltmaktaydı. Göçmenler azalan Anadolu nüfusunu
takviye etmekteydi. Bu nedenle Osmanlı Devleti'ne
gelen göçmenleri iyi karşılayıp tüm ihtiyaçlarını
karşılamak sureti ile Anadolu 'ya yerleştiriyordu. Bu yerleştirme
politikasının altında ekonomi ve savaşacak insan gücü
oluşturma isteğinin yanında artık Anadolu'nun Türk'ün
son vatanı alacağının anlaşılmış
olmasından dolayı Türk nüfusu çoğaltma
isteği de yatmaktadır.
Gelen göçmenleri yerleştirmek için Muhacirin Komisyonu gelenlerin
özellikleri ve isteklerini dikkate alarak yerleştirmeyi yapmıştır.
En yoğun yerleştirmelerin yapıldığı yerlerin
başında Marmara
Bölgesi ve özellikle Bursa ve çevresi olmuştu.
Yunanistan, Kırım, Kafkaslar ve Balkanların çeşitli bölgelerinden
gelen çok sayıda göçmen Bursa şehri ve çevresine yerleştirilmiştir.
Bu bölgelerin yanı sıra Arabistan' dan gelen bazı
göçmenler de iklim, arazi ve şehir uygunluğundan dolayı
Bursa bölgesine yerleştirilmişlerdir. Bu çok farklı bölgelerden
gelen Türk Müslüman ahalinin yerleştirilmesi Bursa bölgesine kültürel
zenginlik katmıştır.
Bu yerleştirilenler geldikleri yerlerdeki hayat tarzlarına göre
şehir, kasaba ve şehir merkezinde yerleştirilmişlerdi.
Göçmeler geldikleri yerlerin kültürünü de birlikte taşımışlardır.
Geldikleri yerlerde
tarımla uğraşanlar bu tarım ürünlerini veya üretim
tarzlarını Bursa bölgesine taşımışlardır.
Şehirlerden gelenler ise ticaret, sanat ve küçük ölçekli sanayi
üretimine burada devam etmişlerdi.
Göçmelerin
yerleştirilmesi ile Bursa bölgesi yeni bir yapıya bürünmüş,
kullanılmayan alanlardaki iskanlarda yeni yer isimleri ortaya çıktığı
gibi bazen de eski isimler göçmenlere izafeten değiştirilmiştir.
Yeni göçmelerin yerleştirildiği yerlerin bir kısmına
İhsaniye, Hayriye, Lütfıyye bazılarına Padişahlara
izafeten Selimiye, Osmaniye, Mamüretül Hamit, Hamidiye, Mecidiye gibi
isimler verilmiş, bazı yerlere ise
göçmenlerin geldikleri yerlerin isimlerini buralarda da yaşatmalarını
sağlamak bakımından Ruscuk, Vidin, Tırnova, Kosova, Taşköprü,
Filibeliler gibi adlar verilmiştir.
Göçmenler,
Bursa bölgesinde oluşan çok yönlü kültürün her alanına
katkı sağladıkları açıktır. Bu gün Bursa'
nın sanayi, ticaret ve kültür şehri olmasında göçmenlerin
etkisi görülmektedir.
|